Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“2021 ciddi ekonomik türbülanslarla bitiyor. Tüm süreçlere bakıldığında yığınla problem olmasına rağmen en kritik konunun enflasyonun dizginlemez hale gelmiş hali olduğu görülmektedir.
Enflasyonun sebepleri, diğer parametrelere etkileri elbette konuşulmaktadır. Bu dönem hemen her ekonomik yapının kendini sıkıntıyla idare ettiği bir dönem olmuştur.
Ancak, bütün bu süreçler içerisinde en yüksek sıkıntıyı asgari ücretlinin yaşadığı kabul edilmelidir. Bu yüzden iş dünyası da hükümet de bu konuya elinden gelen katkıyı vermek zorundadır.
Ülkemizin istihdam konusundaki rekabet şansı bellidir. İş dünyasının çok yüksek katma değerli üretim yaptığı söylenemez. Dolayısıyla sadece işverenin sırtına asgari ücret yükünü bırakmak asla adil olmaz. Eğer kamu da bu yükün bir kısmını üstlenirse yani asgari ücretten alınan vergiden vazgeçerse çok daha sağlıklı bir belirleme yapılmış olur.
Bunun bütçeye getireceği yükün elbette farkındayız. Ancak, konunun başka bir çözümü bulunmamaktadır.
Pandemi sürecinde batılı veya ekonomik durumu bize göre iyi olan ülkeler bütçeden direkt katkı anlamında daha fazla risk üstlenmişlerdir. Onlar da GSYH dan taviz verdiler. Bu sıkıntılı dönemi atlatmak için paylaşmak esas olmalıdır.
Asgari ücretin bu şartlar doğrultusunda 4 bin TL den aşağı düşünülmemesi gerekir. Diğer hesapların da buna göre yapılması doğru olacaktır.”